31 Mart Mahalli İdareler seçimlerinin sonuçları ve detayları halen konuşulurken seçimlerin üzerinden bir ay geçti. 14-28 Mayıs Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin üzerinden de 11 ay geçti. Evet, zaman çok hızlı geçiyor. Eğer bir erken seçim olmazsa; büyük bir ihtimalle olacak gibi görünüyor seçim dönemleri çok çabuk gelir ve bir bakmışız ki halk sandık başına gidiyor.

31 Mart Mahalli İdareler seçimlerinin sonuçlarından partiler ve siyasetçiler nasıl bir ders çıkartır ve bundan sonraki süreçte bir yol izlerler, bunu zamanla göreceğiz. Fakat şunu söyleyebilirim; sahayı iyi okuyan, halk arasında olan ve halkın sorunlarına yoğunlaşan partiler ve siyasetçiler, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kazanacaktır. Hatta halk için bir şey yapmamasına, halktan kopuk siyaset yürütmesine, halkın arasına girmemesine rağmen bu algıyı oluşturan partiler ve siyasetçilerin de ne yazık ki kazandığını söyleyebilirim. Fakat bu tür partilerin ve siyasetçilerin kazanımı kalıcı değil, geçicidir. Kalıcı olan siyaset halk için ve halkın içinde yapılan siyasettir.

Her ne kadar son yıllarda sosyal medya ağları yoğun kullanılsa da, sosyal medya ağları gelişmiş olsa da ve sosyal medya ağları üzerinden milyonlara ulaşsanız da vatandaş seçtiği siyasetçileri her zaman için yanında görmek ister. Vatandaş her zaman kendisini ziyaret eden, iyi gününde, kötü gününde ve en zor gününde siyasetçiyi yanında görmek ister. Vatandaş her zaman “Bir isteğiniz var mı? Sizin için ne yapabiliriz? Şehrimiz için öneriniz var mı? Bu şehir için ve sizin daha neler yapabiliriz?” gibi ve daha fazlasını kendisine sorulmasını ister. Vatandaş hizmet ister. Hizmet yapılırken siyasetçiyi yanında görmek ister. Yine sıkıntılı dönemlerinde siyasetçiyi yanında görmek ister. Örneğin tüm tedbirleri almanıza ve alt yapınız çok güçlü olmasına rağmen sel olduğu zaman vatandaş ile birlikte sizin de aynı sıkıntıyı yaşamanız ve o sıkıntılı anda vatandaşın yanında olmanız vatandaşınıza verdiğiniz değeri ve önemi gösterir.

Vatandaş her zaman siyasetçiden dertlerini dinlemesini, sıkıntılarını çözmesini ve sorularına da cevap vermesini ister. Hiçbir seçim kolay değildir ve hiçbir seçim asla masa başında kazanılmaz. Siyasetçi demek her zaman sahada olmak demektir. Bu aslında birçok meslek için geçerlidir. Örneğin en önemli meslekler arasında yer alan gazetecilikte böyledir. Aslında siyasetle gazetecilik kardeş gibidir. Her iki meslekte de sahada olduğunuz kadar güçlüsünüzdür ve daha güzel sonuçlara ulaşılmasında en büyük rolü oynarsınız. Yani siyasette, haberde sokaktadır, vatandaşın arasındadır.

Esnafın, çiftçinin, hayvan yetiştiricisinin, işçinin, işverenin, emeklinin, öğretmenin, öğrencinin ve ev hanımının yani vatandaşın yanına gitmeyen, vatandaştan uzak kalan, vatandaşı dinlemeyen ya da olay yerine gitmeyen siyasetçi de gazeteci de başarılı olamaz. Siyasette, gazetecilikte bülten hazırlayarak yapılmaz.

Eğer başarılı ve kazanan bir parti, siyasetçi ve gazeteci olmak istiyorsanız her zaman sahada, halk ile iç içe olmalısınız. Parti ve siyasetçi olarak seçim gününe ve seçilene kadar halka rol ve değer verirseniz, seçim bittikten sonra halk sadece bir figür olarak kalırsa bilin ki kaybetmeye mahkumsunuz. “Seçimi kazandık, halkın bilgisine, düşüncesine, projesine ihtiyaç yoktur. Halkın sorun, sıkıntısı ve talebi hiç bitmez.” deyip halktan kopuk bir siyaset yürütürseniz, halktan selamı sabahı keserseniz, en önemlisi de halkı görmemezlikten gelirseniz o zaman halkta önüne sandık konulduğu zaman gereken dersi verir. Velhasıl, halk için siyaset yapan, halkın içinde olan ve halktan kopuk bir siyaset yürütmeyen partiler ve siyasetçileri destekler. İstisnaların dışında halk için siyaset yapan, halkın içinde olan ve halktan kopuk bir siyaset yürütmeyen partiler ve siyasetçiler her zaman kazanmışlardır ve kazanacaklardır.

“Her şey seçime ve seçilene kadardır” anlayışı ile siyaset yürüten partiler ve siyasetçiler her zaman kaybetmişlerdir ve kaybetmeye de mahkumdurlar.

Evet, vatandaş siyasetçiyi yanında görmek ve siyasetçinin ulaşılabilir olmasını ister.