Hep deriz ya" Eğitim şart". Evet Eğitim şart. Fakat bu söz sadece slogan boyutunda kalmış gibi. İçi doldurulmamış. İçini doldurma işini otoriteleri bıraktığımız için kısır kaldığı kanaatindeyim .Toplumun tüm kesimleri "Eğitim şart" sözü için bir şeyler yapmalı ve elini taşın altına koymalı. Eğitimin şart olduğu konusunda hemfikir olduğumuza göre akıllara şu soru geliyor :"Eğitim nasıl gerçekleşir?" Kendini eğitime kapatan bir bireye, özelde bir öğrenciye eğitimi nasıl verebiliriz?Belki işin sırrı tanımlarda gizli. Tanımları ve kavramları yerli yerine oturmamız gerekiyor. Formal eğitimde öğrenci- öğretmen tanımlarını bir göz atalım. Öğrenci dediğimiz şey öğrenen kişi anlamına geliyor. Biraz ruhsuz ,cansız bir  tanım. Öğretmen dediğimiz şey de öğreten kişi anlamında kullanılıyor. Bir o kadar bu isim de ruhsuz ve cansız .Eskiler öğrenci yerine " talebe" derdi;talep eden, isteyen anlamında. İşe ilk olarak tanımla başlamışlar. Öğrenci bir şeyi istemiyorsa talep etmiyorsa yani kısaca talebe değilse; ona öğreteceğimiz şeyi nasıl öğretebiliriz? Formal eğitimde öğretmenin öğrenciye vermesi gereken eğitimin ilk ve öncelikli şartı öğrencinin talep etmesidir. Eğitim sistemimizin de yapması gereken öğrenciye talep duygusunun nasıl verileceğinin yollarını bulmaktır. Bu bir Metafor değil, gerçek. "Tam öğrenme" dediğimiz şeyin gerçekleşmesi için talep etme duygusunun verilmesi şart. Eskilerin bu güzel tanımına sahip çıkmamla akıllara şu soru gelmemeli: "Geriye doğru bir gidiş mi amaçlanıyor?"Kesinlikle  Hayır! Mutlaka eğitimde yenilikçi yöntemler, modern öğretim teknikleri kullanılmalı. Ancak Tam Öğrenmeyi gerçekleştirmek için karşımızdaki kişinin TALEBE olması gerekir.